Asıl olarak Atatürk 'ün fikir dünyasının ideolojik bir yorumu olan ve tek bir anlama gelen bu iki kavram Atatürk 'ün ölümünden sonraki (1938 sonrası) dönemde anlamı farklılaşmaya başlamıştır.
Kemalizm; 1920'li yıllarda Avrupalı ajanslarca ulusal kurtuluş mücadelesine verilen isimdi. Dayanağı Atatürk'ün ilke ve inkılaplarının açıklanması ve uygulanması olan bu kavram, laik ve demokratik yönetim modelinin ön gördüğü gibi, amacı temelde batılılaşmaktan ziyade çağdaşlaşmaktır. Atilla İlhan 2003 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nde yazdığı yazıda bu dönemin çok kısa sürdüğünü ve İsmet İnönü, Recep Peker döneminin kemalizmin tefsiri olduğunu söylemiştir. Atatürkçülük'ün ise tam anlamıyla türediği yıllar 1950 sonrası darbe dönemidir. Bu dönemde devlet politikası haline getirilmiş ama savunduklarını söyledikleri, Atatürkçü düşünceyi örtbas etmişlerdir. Hatta öyleki bu örtbas ediş ve tahribata, sessiz kalamayan ve Atatürkçü kimliği ile tanınan Kemal Nadi, Kenan Evren 'in 12 Eylül darbesini Atatürkçülük adına yaptığını söylemesinin ardından ''Ben Atatürkçü Değilim'' isimli bir kitap yazmıştır. Atatürkçülük, kemalizmde olduğu gibi bir ideoloji olarak çıkmak yerine şahsa dair bir hayranlık ve putlaşma eğilimi ile ortaya çıkmış ve dogma olarak kalmıştır. Darbe dönemlerinde demokrasiye pranga vuranlar hep bu görüşün altına sığınmaya çalışmışlardır.
Başlangıçta birbirine et ve tırnak olarak bağlı ve ayrılamayacak olan bu iki kavram zaman içerisinde dahili bedhah müdahaleleri ile farklılaşma yoluna gitmiş ve değiştirilmiştir.
Ne zaman bir düşünce iktidar olup köklü değişiklikler yapar ve bunda da başarılı olursa o düşüncenin teorisyenleri ve değşiklikleri gerçekleştiren önderleri öldükten sonra tüm yapılanlar çıkarcı kişilerce suistimal edilip adeta çürütülmeye çalışılır, bununda en basit ve kolay yöntemi ise laf oyunları ile iktidarı elinde tutan düşünce içerisinde mezhepler yaratmaktır.
YanıtlaSilpolitik meselelerin ortaya çıkışları, 20-30 yıldan ibaret değil. cumhuriyet öncesi ve sonrası birbirinin devamı niteliğindeki konuları tartışıyoruz. sözgelimi açılım ve türban gibi hadiselerin köklerinin ii. meşrutiyetin getirdiği serbesti ve tartışma kürsülerinde ele alındığı yıllara değin uzandığı biliniyor. o sebepten, böyle radikal konuları ele alırken, köklere inmek, etraflıca bakmak önemli rol üstleniyor. son dönemdeki kutuplaştırıcı atmosferden sebep kısır döngüde irdelenen yaklaşımlara nazaran, yazı daha sade ve bilinenin dışına çıkılarak oluşturulmuş. çapraz okuma yapmak için elverişli.
YanıtlaSilbunla beraber, metnin zenginleştirilmesinde fayda var.
iyi çalışmalar dostum!